Eşiyle Cinsel İlişkiden Kaçınan Kadının İslam'daki Hükmü

Bu makalede, eşler arasındaki cinsel ilişkinin önemi ve sorumlulukları ele alınmaktadır. İslam perspektifinden bakıldığında, kadının ve erkeğin cinsel ilişkiyle ilgili hakları ve sorumlulukları incelenmektedir. Meşru mazeretlerle birlikte cinsel ilişkiden kaçınmanın dinen ve hukuki olarak nasıl değerlendirildiği detaylı bir şekilde açıklanmaktadır.

Eşiyle Cinsel İlişkiden Kaçınan Kadının İslam'daki Hükmü
Eşiyle Cinsel İlişkiden Kaçınan Kadının İslam'daki Hükmü

Eşler arasında cinsel ilişki, evlilik hayatının önemli bir parçasıdır. Hem fizyolojik hem de psikolojik açıdan birçok faydası vardır. Eşlerin birbirlerine olan sevgilerini ve bağlılıklarını ifade etmelerine de yardımcı olur.

Ancak bazı durumlarda, kadın eşinden cinsel ilişkiden kaçınabilir. Bu durumun çeşitli nedenleri olabilir. Bu makalede, eşinden cinsel ilişkiden kaçınan bir kadının İslamdaki hükmünü inceleyeceğiz.

Meşru Mazeretler

Kadının eşinden kaçınmak için meşru bazı mazeretleri olabilir. Bunlardan bazıları şunlardır:

  • Adet ve nifas dönemleri: Kadının adet ve nifas dönemlerinde cinsel ilişkiye girmesi yasaktır. Bu durumlarda eşinden kaçınması dinen vaciptir.
  • Hastalık: Kadın veya eşi hasta ise ve cinsel ilişki sağlık açısından sakıncalıysa, kadın kaçınabilir.
  • Yorgunluk veya aşırı meşguliyet: Kadın aşırı yorgun veya meşgulse ve cinsel ilişkiye hazır hissetmiyorsa, eşinden izin alarak kaçınabilir.
  • Korku veya endişe: Kadın cinsel ilişkiye girmekten korkuyor veya endişe duyuyorsa, eşinden izin alarak kaçınabilir.

Mazeretsiz Kaçınma

Meşru bir mazereti olmadan eşinden kaçınan kadın günahkardır. Eşinin haklarını ihlal etmektedir. Evlilikte geçimsizliğe ve sorunlara yol açabilir. Evlilikte cinsel ilişkiden kaçınmanın hem dini hem hukuki sorumluluğu bulunmaktadır.

Eşlerin cinsel görevden kaçınmaları caiz değildir.

Kadının cinselliğinden yararlanmak kocanın hakkı olduğu gibi, erkeğin cinselliğinden yararlanmak da kadının hakkıdır. Kadın bu hakkı yerine getirmediği zaman günahkar olduğu gibi, erkek de bu hakka riayet etmediği takdirde günahkar olmuş olur.

Cenab-ı Hak buyuruyor: "Erkeklerin kadınlar üzerinde hakları olduğu gibi, kadınların da erkekler üzerinde hakları vardır. Erkeklerin kadınlar üzerinde hakları bir derece daha fazladır." (Bakara, 2/228)

Bu ayette anlatılan "bir derece" cinsiyetle ilgili değildir. Cinsiyet konusunda erkek ve kadın eşittir. Erkeğin bir derece daha fazla sorumluluk sahibi olduğu alan, kadını koruması, ona bakması, ailesini idare etmesi ve ailenin geçimini sağlamasıdır.

"Erkekler kadınlar üzerine hâkimdirler. O sebeple ki, Allah onlardan kimini (erkekleri) kiminden (kadından) üstün kılmıştır. Bir de (erkekler kendi) mallarından infak etmektedirler. İyi kadınlar itaatli olanlardır..." (Nisa, 4/34)

Hz. Muhammed (s.a.v.) buyuruyor: "Kocası yanında iken onun iznini almadan bir kadının nafile oruç tutması helal olmaz. Kadın, kocasının izni olmadıkça, evine hiç kimsenin girmesine izin veremez." (Buhârî, Nikâh 86; Müslim, Zekât 84)

"Kişi cinsel ilişki için karısını çağırdığı zaman, karısı ocak başında yemek pişiriyorsa da kocasının davetine icabet etsin." (Tirmizî, Radâ 10)

"Kişi karısını yatağa çağırdığı zaman (bir özrü olmadan) kadın gelmekten kaçınır, kocası da bu sebeple ona kırgın olarak gecelerse, melekler sabaha kadar o kadına lanet ederler." (Buharî, Nikâh 85; Müslim, Nikâh 120)

"Size cennetlik kadınları tanıtayım mı? Onlar bir hata ettikleri veya kocaları tarafından bir haksızlığa uğratıldıkları zaman kocalarına karşı: 'Seni hoşnud etmedikçe uyumayacağım.' diyebilen kocalarına düşkün kadınlardır." (Tefsir-i Kurtubi, III, 124)

Benzer şekilde, kocanın cinsel ilişkiden yararlanma hakkı da eşinin hakkıdır. Bu hakkının yerine getirilmesine destek olmak da kocanın sorumluluğundadır. Kocanın bu sorumluluğunu yerine getirmemesi, onu kusurlu ve günahkar kılar.