İsrail'in Gazze'deki Mezalimi: Abluka ve Savaş Suçları

İsrail'in Gazze'deki Mezalimi: Abluka ve Savaş Suçları

Gazze Ablukası ve Hayat Koşulları

İsrail, Gazze Şeridi'ne 2007 yılından bu yana abluka uygulamaktadır. Hamas'ın Gazze’deki yönetimi ele geçirmesinin ardından başlayan bu abluka, Gazze halkının dış dünyayla bağlantısını büyük ölçüde kesmiştir. Bu durum, bölgedeki 2 milyona yakın insanın temel yaşam gereksinimlerinden mahrum kalmasına neden olmuştur. Elektrik, temiz su, sağlık hizmetleri, eğitim ve gıda gibi en temel ihtiyaçların karşılanmasında büyük zorluklar yaşanmaktadır.

Gazze’de sağlık hizmetlerine ulaşım, abluka nedeniyle ciddi şekilde kısıtlanmıştır. İlaç, tıbbi malzeme ve gerekli donanımlar Gazze’ye giriş yapamazken, hastaların İsrail veya başka bir ülkeye sevk edilmesi neredeyse imkânsız hale gelmiştir. Özellikle kronik hastalığı olanlar ve yaralılar, bu durumdan ağır bir şekilde etkilenmektedir. Gazze’deki hastaneler, elektrik kesintileri ve yetersiz ekipman nedeniyle birçok vakada tedavi sunamaz hale gelmiştir.

İsrail’in Askeri Operasyonları: Sivil Kayıplar

İsrail’in Gazze’ye düzenlediği geniş çaplı askeri operasyonlar, büyük sivil kayıplara yol açmış ve uluslararası hukuk ihlallerini gündeme getirmiştir. 2014, 2021 ve 2023 yıllarında gerçekleşen saldırılar, Gazze’de binlerce insanın ölümüyle sonuçlanmış, on binlerce kişi ise yaralanmıştır. İsrail, bu operasyonların Hamas ve diğer silahlı gruplara karşı düzenlendiğini savunsa da, hedef alınan bölgelerin çoğunda sivil yerleşim yerleri, okullar ve hastaneler bulunmaktadır. İsrail’in orantısız güç kullanımı, bölgedeki birçok masum insanın hayatını kaybetmesine neden olmuştur.

2023 yılında yapılan saldırılarda özellikle mülteci kamplarına yönelik saldırılar dünya çapında büyük tepki toplamıştır. Bombardımanlar sonucunda sivil altyapılar, su ve elektrik şebekeleri büyük ölçüde zarar görmüş, Gazze halkı zaten zor olan yaşam koşullarını daha da zorlaştıran bir yıkımla karşı karşıya kalmıştır. Binlerce insan evsiz kalırken, yüzlerce çocuk ve kadın hayatını kaybetmiştir. Bu operasyonlar, İsrail’in uluslararası hukuku ihlal ettiği gerekçesiyle savaş suçu işlediği yönündeki iddiaları daha da güçlendirmiştir.

Uluslararası Hukukun İhlali: Kolektif Cezalandırma

İsrail’in Gazze’ye yönelik politikalarının büyük bir kısmı, uluslararası hukukun temel ilkelerine aykırı olarak görülmektedir. Gazze'deki sivil halk, İsrail’in güvenlik gerekçesiyle uyguladığı politikalardan kolektif bir şekilde zarar görmektedir. Bu durum, uluslararası hukukta "kolektif cezalandırma" olarak tanımlanmakta ve yasaklanmış bir uygulama olarak kabul edilmektedir. İsrail'in Hamas’a yönelik saldırılarında sivil yerleşim yerlerini hedef alması, Gazze halkını topluca cezalandırma stratejisinin bir parçası olarak değerlendirilmektedir.

İsrail’in Gazze’de uyguladığı ablukayla halkı açlık ve yoksulluğa mahkum etmesi, savaş suçu sayılabilecek bir eylem olarak uluslararası arenada kınanmaktadır. İsrail'in, abluka ve askeri operasyonlarla Gazze’deki yaşamı sürdürülemez hale getirme stratejisi, Filistin halkının sosyal ve ekonomik olarak yok edilmesini amaçlayan bir süreç olarak değerlendirilmiştir.

Soykırım İddiaları ve Gazze

Birçok gözlemci ve insan hakları savunucusu, İsrail’in Gazze’deki politikalarını soykırım olarak nitelendirmektedir. Soykırım, bir ulusal ya da etnik grubun kısmen ya da tamamen yok edilmesi amacını taşıyan sistematik bir süreci ifade eder. İsrail’in Gazze’ye yönelik askeri operasyonları ve abluka politikası, Filistin halkının uzun vadede yok edilmesine yol açabilecek bir demografik ve sosyal erozyon yaratmaktadır. Gazze’deki nüfusun büyük bir kısmı, sürekli olarak yaşam mücadelesi verirken, gelecek nesillerin eğitime, sağlığa ve güvenli bir çevreye erişimi neredeyse imkânsız hale gelmiştir.

Bu soykırım iddiaları, İsrail’in askeri müdahaleleriyle birleştiğinde, Filistin halkının geleceğinin tehlikeye atıldığı yönündeki görüşleri güçlendirmektedir. Birçok insan hakları örgütü, İsrail’in Gazze’deki uygulamalarını insanlığa karşı suç olarak nitelendirip, bu suçların uluslararası mahkemelerde yargılanması gerektiğini savunmaktadır.