Hikmet ve İrfan Pınarına Dönüşen Göze: İLİM
İlim, insanın kendi gerçekliğini keşfetme yolculuğudur. Bilgi, irfan ve hikmetle buluştuğunda gönül ve akıl birleşir, saadet kapıyı çalar.
Yunus Emre’nin “ilim, ilim bilmektir; ilim kendin bilmektir” sözü, meseleyi saf ve duru bir şekilde ifade eder. İlim, insanın kendi iç dünyasını keşfetme yeteneğidir.İlim, insanın haddini bilmesini sağlar. Haddini bilen, eşref-i mahlûk ve zübde-i âlem olduğunu anlar. İlim, malumatın kemale erip, mevcudata faydalı olabilme durumudur.
İrfan ve hikmet, hakkı, güzeli ve doğruyu savunan bir merkezdir. İlim ise bu değerleri besleyen, büyüten ve var eden merkezdir.İlim, içinde hakkı, güzeli, faydalı olanı barındırır. Adalet, merhamet, paylaşma gibi olumlu davranışları fısıldayan bir ilhamdır.
İlim sahibi kişiler, toplumda saygı gören münevverlerdir. İlim, insanın iç dünyasına bahşedilen bir hazine gibidir.İlim, özenle büyütülmelidir. Disiplin ve usulüne uygun bir şekilde elde edilirse, ilim, irfan ve hikmete dönüşebilir.
İlim, saadet ve huzuru barındıran efsunkâr bir güçtür. Malumatın bilgiye, bilginin ise insana fayda sağlamasını hatırdan çıkarmamak gerekir.
Sonuç olarak, ilim, irfan ve hikmet pınarına dönüşen bir güçtür. Gönlü ve aklı saadeti arzulayan nice dimağın ilimle buluştuğu bir kaynaktır.