Çağrı cihazları nasıl mı patlatıldı, işte böyle!
Çağrı cihazlarının patlaması İsrail'in istihbarat başarısı mı yoksa Hizbullah'ın yaptığı başarısız bir ticaretin ürünü mü?
Hiç uzatmadan Hizbullah üyelerinin kullandığı çağrı cihazlarının nasıl bomba haline getirildiğini anlatayım.
Olay şöyle olmuştur; Hizbullah içinden, satılması da alınması da kolay olan tiplerden birkaçı satın alınarak örgüt içinden bilgi sızdırması sağlanmıştır. Hizbullah, haberleşme için çağrı cihazı arayışına girişir. Bu durum hemen MOSSAD’a rapor edilir. Bunu öğrenen İsrail İstihbarat örgütü MOSSAD, saha ajanlarını yönetmeye ve yönlendirmeye başlayarak örgüt yöneticilerine marka model tavsiyesinde bulunur. Bu marka model inanılmaz ucuzdur, kalitelidir, birçok sistemle entegredir. Hatta satış portföyünde şöyle güvenli, böyle harika, öyle mükemmel diye pazarlanmıştır. Bedavadan az pahalı fiyata bunu duyan örgüt de ağzından salya akıta akıta koşarak bu ürünleri sipariş verir ve gelmesini bekler.
Arka planda ise MOSSAD çalışmalarına başlamıştır. Ne mi yapar, çağrı cihazlarının ürettildiği fabrikayı satın alır! Evet, bildiğiniz fabrikayı alır. Sonrasında çağrı cihazlarını, telsizleri, telefonları, bilgisayar donanımlarını ne varsa yani Hizbullah neye ihtiyaç duyuyorsa üretir. Üretim sırasında batarya içerisine PENT, PENTA, TEN veya Korpent olarak da bilinen Pentaeritritol Tetranitrat tozu ekler. Bu tozdan 20 gram kadar eklemesi bir insanı öldürmeye yetecektir.
Sonrasında sahadaki ajanlarına çağrı cihazlarını teslim eder, çağrı cihazları tüm örgüt üyelerine, yöneticilere, hatta örgütten nemalanan kim varsa ve belki de İsrailli gibi görünüp Hizbullah için çalışan Hizbullah’ın ajanlarına kadar dağıtılır. Zaman ayarlı şekilde belli bir ısıya ulaştırılan cihazlar aynı anda infilak eder ve onlarca insan ölürken binlerce insan yaralanır. MOSSAD bununla da kalmamış tüm örgüt üyelerini de deşifre etmiştir. Bunlar hastaneye gitti. Kayıtlar açıldı, telefon numarasından ev adresine kadar tüm bilgiler verildi. MOSSAD bu verilere de saha ajanları marifeti veya internet sistemleri marifetiyle sahip oldu. Yani ölmeyenleri daha kötü günler bekliyordur.
Peki ikinci gün ne oldu?
İlk gün ölenlerden, patlayan cihazlardan akıllanmayan Hizbullah yetkilileri aynı gün, aynı siparişle gelmiş telsizleri kullanmaya devam etti. İkinci gün de aynı saldırı yapıldı ve yine onlarca insan ölüp yüzlercesi yaralanırken bunlar da deşifre oldu.
Öyle anlatıldığı gibi hacklenme, uzaktan erişim, uzaktan patlatma falan uydurma hikayeler. Adamlar kendi fabrikasında cep bombasını üretmiş, Hizbullah’a göndermiş, zamanı gelince de patlatmış.
Tertemiz ve gayet basit bir operasyon yapmışlar. Benim anlam veremediğim Hizbullah’ın ikinci günü nasıl aynı tuzağa düştüğüdür. Hadis’i Şerifte Hz. Muhammed (s.a.v.) ne demişti hatırlayalım; “Müslüman bir delikten iki defa sokulmaz.”