Transdermal Terapötik Sistemler (TTS) nedir?
Transdermal terapötik sistemler (TTS), ilaçların deriden emilerek kana geçmesini sağlayan bir ilaç uygulama yöntemidir. Bu sistemler, yama şeklinde olup cildin üzerine yapıştırılarak kullanılır.
Transdermal Terapötik Sistemler (TTS) Nedir?
Transdermal terapötik sistemler (TTS), ilaçların deriden emilerek kana geçmesini sağlayan bir ilaç uygulama yöntemidir. Bu sistemler, yama şeklinde olup cildin üzerine yapıştırılarak kullanılır.
TTS'lerin avantajları şunlardır:
- Etkin maddenin kana kontrollü olarak verilmesini sağlar. Bu sayede, ilaçların istenmeyen yan etkileri en aza indirilebilir.
- Oral uygulamaya göre daha yüksek dozlarda ilaç verilmesini sağlar. Bu sayede, ilaçların etki süresi uzatılabilir.
- Hastaların ilaçlarını düzenli olarak almalarını kolaylaştırır.
Nasıl Çalışır?
Transdermal terapötik sistem, cilde yerleştirilen özel bir yama veya bant aracılığıyla ilacın yavaşça ve sürekli olarak emilmesini sağlar. Bu sistem, ilacın sindirim sistemi tarafından geçmeden doğrudan kan dolaşımına geçmesini sağlar. Cilt, bu yolla emilen ilacı vücuda dağıtarak terapötik etkiyi elde etmeye olanak tanır.
Gelecek Perspektifi
Transdermal terapötik sistemler, ilaç uygulama yöntemleri arasında giderek artan bir popülerliğe sahiptir. Gelecekte, daha fazla ilaç transdermal yolla uygulanabilir hale gelebilir ve bu teknoloji, hasta uyumu ve tedavi etkinliği açısından daha da önemli bir rol oynayabilir.
Transdermal terapötik sistemler, modern tıbbın ilerleyen yıllarda daha fazla hastalığın tedavisinde etkili bir rol oynaması için umut verici bir teknolojidir. Bu sistemlerin gelişimi ve kullanımı, sağlık endüstrisinin evrimine ve hastaların daha etkili ve kullanışlı tedavilere erişimine katkıda bulunmaya devam edecektir.
Transdermal Yama Çeşitleri
- Matrix-TTS: Hız kontrol membranlı
- Modified TTS: Uçucu maddeler için
- Microreservoir matrix-TTS
- Matrix TTS: Örtüşen destek katmanları
- Reservoir Matrix-TTS
- Multilayer Matrix-TTS
- Monolithic Matrix-TTS
Transdermal Yamaların Tarihi
TTS'lerin tarihi, 19. yüzyıla kadar uzanmaktadır. 1880'lerde, Alman kimyager Julius Wilhelm Adolf von Baeyer, etken madde olarak salisilat içeren bir TTS geliştirmiştir. Bu sistem, ağrı ve iltihap tedavisinde kullanılmıştır.
20. yüzyılda, TTS teknolojisinde önemli gelişmeler yaşanmıştır. 1960'larda, Amerikalı bilim insanları Robert Langer ve Joseph Vacanti, TTS'lerin geliştirilmesinde önemli bir rol oynamışlardır. Langer, TTS'lerin emilim hızını kontrol etmek için kullanılan polimer membranları geliştirmiştir. Vacanti ise, TTS'lerin cilde yapıştırılmasını sağlayan adezifleri geliştirmiştir.
TTS’in tarihi bu şekilde bilinse de aslında kökleri batıda Avicenna olarak bilinen İbn-i Sina’ya dayandığını dünya tıp kütüphanesi olan PUBMED’ de görüyoruz.
İbni-Sina'nın bitkilerin deriden nüfuzu konusunda yaptığı klinik gözlem ve kanıta dayalı çalışmalar, geleneksel tamamlayıcı tıp uygulamalarının temellerini oluşturmaktadır.
Bazı bitkisel karışımların deriden geçtiği kavramı Batı dünyasında en iyi şekilde İbn Sina (MS 980-1037) tarafından tanımlanmış ve uygulanmıştır.
Batı Dünyasında Avicenna olarak bilinen İranlı doktor İbn Sina (MS 980-1037) tarafından uygulanmış gibi görünüyor. The Canon of Medicine'de topikal ilaçların iki ruhu veya durumu olduğunu öne sürdü: yumuşak ve sert. Topikal ürünler cilde uygulandığında yumuşak kısmın cilde nüfuz ettiğini, sert kısmın ise nüfuz etmediğini öne sürdü. Ayrıca dermal olarak uygulanan ilaçların sadece lokal etkilere sahip olmadığını, aynı zamanda eklemler de dahil olmak üzere derinin hemen altındaki dokuları (bölgesel etkiler) ve ayrıca uzak alanlardaki etkileri (sistemik etkiler) de etkilediğini öne sürdü. Sistematik olarak etkili olan topikal formülasyonlarından biri, ilaçların ağızdan alınamadığı durumlara yönelikti. İbn Sina'nın bölgesel terapilerinden biri, kükürtün katranla karıştırıldığı ve formülasyonu yerinde tutmak için arkalık olarak bir kağıt parçasının cilde uygulandığı alçı benzeri bir formülasyonun kullanılmasıydı. Bu ürün siyatik yani sırtta, kalçada ve bacağın dış tarafında hissedilen siyatik sinirin sıkışmasından kaynaklanan ağrıyı tedavi etmek için kullanıldı.[1]
Sonuç olarak; Transdermal Terapötik Sistemleri, insanın gelişinden bu yana çeşitli rahatsızlıklar için ve kozmetik olarak kullanılmaktadır. Zamanla, transdermal dağıtım için uygun ilaç adaylarının bir tanımı yapılmış ve buna bağlı olarak hem pasif hem de aktif teknolojilerin gelişimi sağlanmıştır; bu da teslimatın iyileştirilmesine, ilaç dozajında hassasiyete ve bireysel ihtiyaçların daha iyi karşılanmasına yol açmıştır. Transdermal yamalar ve ilgili dağıtım formlarındaki ilaçların daha da geliştirilmesine yönelik odak noktası, uygun bir transdermal teknolojiyle cilde nüfuz edebilen yeterince güçlü ilaçların bulunması olmaya devam etmektedir. Önemli bir zorluk, diğer teslimat yollarıyla uygun maliyetli bir şekilde karşılanamayan klinik ve kozmetik ihtiyaçların karşılanmasıdır.
Kaynaklar: